Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen, “Su Verimliliği Seferberliği” tanıtım toplantısına katıldı.

Emine Erdoğan'ın öncülüğünde, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından başlatılan "Su Verimliliği Seferberliği" tanıtım toplantısı Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlendi.

Emine Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, su kaynaklarının korunması ve gelecek nesillere aktarılması için ülke sathında bir hareketin tanıtım toplantısı dolayısıyla bir arada olunduğunu söyledi.

"Tarım ve Orman Bakanlığımızın koordinasyonu ile Ulusal Su Verimliliği Seferberliği'ni başlatıyoruz" diyen Emine Erdoğan, emeği geçenlere teşekkür etti.

“2030 YILINDA 700 MİLYON İNSANIN SU KITLIĞI SEBEBİYLE YERİNDEN OLACAĞI TAHMİN EDİLİYOR”

Suyun varlığının önemine işaret eden Emine Erdoğan, şöyle konuştu: "Bizden önce binlerce yıl bu toprakları besleyen zenginliklerin daima var olacağına dair bir yanılgıya kapılsak da kaynaklarımız sınırsız değil. Yağışların giderek azalması ve bilinçsiz su tüketimi nedeniyle tarım arazilerimiz, sulak alanlarımız, akarsu ve derelerimiz, yer altı su kaynaklarımız kuraklık tehdidiyle sınanıyor. Yeryüzü sularının kuruyan her bir damlasının, bu ekosistemde yaşayan balıklar, kuşlar, bitkiler ve nice canlılar için yıkılan birer yuva anlamına geldiğini unutmamamız lazım. Aynı şekilde susuz üç gün dahi yaşamını sürdüremeyen biz insanlar için kuraklıkla mücadelenin aslında bir yaşam mücadelesi olduğunu kendimize hatırlatmamız lazım. Bu bakış açısıyla başlattığımız Su Verimliliği Seferberliği ile damlaya damlaya çoğalarak, yaşanabilir bir gelecek için umudu yeşerteceğimize inanıyorum."

Emine Erdoğan, dünyanın erişilebilir tatlı su miktarının, toplam su varlığının yüzde birinden az olduğuna dikkati çekerek, "Su, en temel insan hakkıyken, küresel olarak 10 insandan 3'ünün güvenilir suya erişimi yok" dedi.

Suyun azalması, kirlenmesi veya erişilememesinin, hayatın akışında birçok ekonomik ve siyasi sorunu da beraberinde getirdiğine işaret eden Emine Erdoğan, "Bu sorunların en başında gıda üretiminin riske girmesi bulunuyor. Çünkü suların yüzde 77'si tarımda kullanılıyor. İnsanlık, çatışmalarla tetiklenen kitlesel göçlerle bile henüz başa çıkamazken, 2030 yılında 700 milyon insanın su kıtlığı sebebiyle yerinden olacağı tahmin ediliyor" ifadelerini kullandı.

“SUYUN SINIRSIZ BİR KAYNAK OLMADIĞI UNUTULUYOR”

Dünyadaki endişe verici durumun, Türkiye'de de farklı olmadığını belirten Emine Erdoğan, şöyle devam etti: "Türkiye gibi altyapı sistemlerini kurmuş ülkelerde, temiz suya erişim o kadar kolay ki, suyun sınırsız bir kaynak olmadığı unutuluyor. Araştırmalara göre, insanımızın yüzde 40'ı ülkemizin su zengini olduğunu düşünüyor. Maalesef bu doğru değil, Türkiye, yılda kişi başına bin 519 metreküp kullanılabilir su miktarı ile 'su stresi altında' bir ülke. Artan nüfus ve kontrolsüz su kullanımı ile bu miktarın 2030 yılında bin 120 metreküpe gerileyeceği düşünülüyor. Bin metreküpün altına indiğinde ise su kıtlığı ile yüzleşeceğiz. Şayet önüne geçmezsek su kaynaklarımızın yakın dönemde yüzde 25 oranında azalacağı tahmin ediliyor. Önümüzdeki 8 yıl içerisinde nüfusumuzun neredeyse yarısı ve sulanan tarım alanlarının yüzde 78'i 'su açığı' riski ile karşı karşıya kalabilir. Bu oranlar bize, sınırsız gibi gözüken ihtiyaçlarımızla sınırlı kaynaklarımız arasında acilen bir denge kurmamız gerektiğini söylüyor. Biz başlattığımız bu seferberlik ile istiyoruz ki dünyanın bu çağrısına gelin hep birlikte kulak verelim. 'Su vatandır' inancı ve bir seferberlik ruhuyla geleceğimize hep birlikte sahip çıkalım."

Emine Erdoğan, doğayı, yalnızca geçmişten alınan bir miras değil, gelecekten alınmış bir emanet olarak gören bakış açısıyla iklim değişikliğiyle mücadelede kararlı adımlar attıklarını belirterek suyu korumanın da bu mücadelenin önemli bir ayağı olduğunun altını çizdi.

Su kullanımının büyük bir kısmının tarım alanında gerçekleştiğini aktaran Emine Erdoğan, bu kapsamda "yağmur suyu hasadı" ve "gri su kullanımı" gibi alternatif su verimliliği uygulamalarına ilişkin rehberler hazırlandığını belirterek, "Bakanlıklarımız iş birliğinde, su havzalarımızın tümü için eylem planları oluşturuldu ve pilot bölge olan 'Gediz Havzası Eylem Planı' hayata geçirilmeye başladı. Alınan tedbirleri yaygınlaştırmak amacıyla 'Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ uygulamaya kondu. İlave olarak sulama randımanının yüzde 49 seviyesinden yüzde 75'e çıkarılması hedefleniyor" diye konuştu.

“ULUSAL SU VERİMLİLİĞİ SEFERBERLİĞİ'NİN ÜLKEMİZDE YEŞEREREK DÜNYAYA YAYGINLAŞMASINI DİLİYORUM”

Sanayide temiz üretim ve verimlilik teknolojilerinin önerdiği yeni tekniklerle üretimde yarı yarıya su kazanımının mümkün olduğunu dile getiren Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İş insanlarımıza ve sektör temsilcilerine burada önemli sorumluluklar düşüyor. Unutmayın ki israftan kurtardığınız her bir damla, geleceğimize, çocuklarımıza, doğaya ve canlılara hayat suyu olarak dönecektir. Kurumsal atılan adımlar önemli olsa da her bir vatandaşımızın bireysel düzeyde katkı sunacağı topyekûn bir seferberliğe ihtiyacımız var. 'Benim elimden ne gelir ki?' diye düşünmek yerine, 'Ben neler yapabilirim?' diye sorduğumuzda, bu badireyi de elbirliğiyle atlatacağımıza inanıyorum."

Su kullanımında alınacak basit önlemlerle kişi başına günde 5 damacana su kaybını engellemenin mümkün olduğunu anlatan Emine Erdoğan, "Yürekten inanıyorum ki evinde yılda 35 tona yakın suyu kurtarabileceğini öğrenen her vatandaşımız, seferberliğin taşıyıcısı olacaktır" dedi.

Sıfır Atık Projesi'nde olduğu gibi “Su Verimliliği Seferberliği”nde de yerel yönetimlerin desteğinin önemine dikkati çeken Emine Erdoğan, "Belediyelerimizin katkıları ile vatandaşlarımız iklim kriziyle mücadele meselesine, evinde, iş yerinde, fabrikasında daha çok sahip çıkacaktır. Yerel yönetimlerimizin, yeryüzü emanetine sahip çıkmak için başlattığımız Sıfır Atık ve Su Verimliliği Seferberliklerine tam destek vermesini temenni ediyorum" ifadelerini kullandı.

Türk kültüründe suyun önemine işaret eden Emine Erdoğan, "Yaratıcıdan armağan olarak yeryüzüne indirilen bir rahmettir. Suyu kıymetli bir hazine olarak gören bu bakış açısı, başlattığımız seferberliğin ruhunu yansıtıyor" diye konuştu.

Tüketim ve israf kültürünün dünyayı kuşattığına değinen Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Günümüzde, yaşatmayı şiar edinmiş medeniyetimize dönerek, vicdanları yeniden inşa etmeliyiz. Bunu başardığımızda bir su şişesi için harcanan 18 litre su veya bir kot pantolon için tüketilen 10 bin 700 litre suyu kurtarmak hepimiz için insani bir sorumluluğa dönüşecek. O zaman anlayacağız ki bardakta bırakılan her yudum su, atılan her eşya, yalnızca yeryüzündeki suyu değil, aslında bizi tüketiyor. Vatanseverliğin ülkemizin bir damla suyuna dahi sahip çıkmak olduğuna inanan ve gelecek nesillerimizin bir bardak suya muhtaç kalmaması için bugünden çalışan bütün duyarlı insanlarımıza çağrıda bulunuyorum. Türkiye Yüzyılı'na bir damla da siz olun. Ülkemiz adına gurur duyduğumuz Sıfır Atık hareketinin küreselleşmesinden aldığımız güçle, ‘Ulusal Su Verimliliği Seferberliği'nin de ülkemizde yeşererek dünyaya yaygınlaşmasını diliyorum."

Toplantıda, Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu (TÜMATA) tarafından da mini bir konser verildi.

Su Verimliliği Seferberliğine ilişkin tanıtım filminin de gösterildiği programda Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da birer konuşma yaptı.

Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, Emine Erdoğan'a geleneksel Maraş işi tel kırma ibrik figürlü tablo hediye etti.

Emine Erdoğan, su verimliliğinde iyi uygulama örneklerinde bulunan kişilere teşekkür plaketlerini sundu.

Programa, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık da katıldı.