Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çevre Bilinci ve Geri Dönüşüm kampanyası tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, “Tüketim odaklı yaşamak tabiatın kaynaklarını kuruttuğu gibi yaşadığımız manevi erozyonun da sebebidir. İçimizdeki boşluğu eşya ile doldurmaya çalışmanın, bizi kendi maneviyatımızdan uzaklaştıran yan etkileri var. İnsan, sürekli beslenmesi gereken egodan ibaret bir varlık değil” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, ‘Çevre Bilinci ve Geri Dönüşüm’ kampanyasının tanıtım toplantısına katıldı. İstanbul Başakşehir Belediyesi tarafından "Yeşil şapka takılsın, geri dönüşüm başlasın" sloganıyla hazırlanan kampanyanın, Emin Saraç Kültür Merkezi’ndeki tanıtım toplantısında Emine Erdoğan bir konuşma yaptı.
 
 

Konuşmasında, yaklaşık 1,5 yıl önce, bir geri dönüşüm projesi olan ‘Sıfır Atık Hareketi’ni başlattıklarında, “Bu projeyi kamu kurumlarından başlatarak tüm toplumda yaygınlaştırmak istiyoruz. Bu da belediyelerimizin ve vatandaşlarımızın bu işi sahiplenmesi ile mümkün olur” dediğini hatırlatan Emine Erdoğan, bugün burada bu mesajın ne kadar doğru anlaşıldığını gördüğünü söyledi.

“SIFIR ATIK HAREKETİ TOPLUMDA KARŞILIK BULDU”

Başlattığı geri dönüşüm hareketinin karşılık bulmasından duyduğu memnuniyeti ifade eden Emine Erdoğan, gençlerin ve çocukların projeye sahip çıkmasını ise takdire şayan bulduğunu belirtti. Hedeflerinin, projeyi teknik bir proje olmaktan çıkarıp bir yaşam kültürüne dönüştürmek, çevreyi koruma duygusunun altyapısını oluşturmak olduğunu kaydeden Emine Erdoğan, “Başakşehir Belediyemizin bunu başardığını gördüm. Gönül belediyeciliğinin somut hâli işte budur. Slogandan öte, insanımızın yaşam kültürünü şekillendiren duygusal ve fiziki altyapıyı birlikte hazırlamaktır. Bu girişimin diğer belediyelerimize de örnek olmasını diliyorum” dedi.

Tabiatın herkesin ortak mirası olduğunu, bu yüzden de herkesin bu konudaki hakkı ve sorumluluğunun eşit olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, “Tabiatı kirletmek, kaynaklarını hor kullanmak, bir anlamda başkalarının temiz havaya, suya ve toprağa olan hakkını çiğnemek demek. İnşallah hepimiz konuya bu hassasiyetle yaklaşmayı başarabiliriz” diye ekledi.

Sıfır atık seferberliğinin arkasındaki temel fikrin vatandaşlara çok iyi anlatılması gerektiğini kaydeden Emine Erdoğan, “Bunun bir tasarruf projesi olduğu kadar, çevre duyarlılığı ve gelecek projesi olduğunu da çok iyi açıklamamız gerekir. Ancak böylece duyarlı ve bilinçli bir dönüşüm hareketi gerçekleştirebiliriz” şeklinde konuştu.

“TÜKETİM ALIŞKANLIKLARINDA DEĞİŞİKLİKLER OLMAZSA, DÜNYA KITLIĞA, SUSUZLUĞA VE BÜYÜK GÖÇLERE GEBE”

“İnanıyorum ki 2023’te atık karnemizin karşısında 'sıfır' yazacak. Bu, atık söz konusu olduğunda alacağımız en güzel nottur” diyen Emine Erdoğan, şunları söyledi: “Çocuklara bu bilincin aşılanmasını çok önemli buluyorum. Çocuklarımız, 'sürdürülebilirlik' denen bayrak yarışında hemen arkamızda bulunuyorlar çünkü. Emaneti bizden onlar devralacak. Okullarımızda başlatılan ‘geri dönüşüm saati’, bu nedenle son derece önemli bir girişim. Ağaç yaşken eğilir, buna hepimiz inanıyoruz. Birçok araştırma, tüketim alışkanlıklarında değişiklikler olmazsa, dünyanın geleceğinin kıtlığa, susuzluğa ve büyük göçlere gebe olduğunu söylüyor. Çocuklarımıza böyle bir dünya bırakmaya hakkımız yok. Ama her şeyi tersine çevirecek zamanımız var.”

Emine Erdoğan, insanın; tabiatın hükümdarı değil, ondan gerekli ölçüde faydalanan bir parçası olduğunun altını çizerek, “Tabiata nezaketle davranırsak, karşılığında nezaket umabiliriz. Talan edilmiş doğal kaynaklar, yok edilmiş ormanlar, mütemadiyen kirletilen su ve hava karşısında, tabiat da elbette cevabını verecektir” ifadelerini kullandı.

“İÇİMİZDEKİ BOŞLUĞU EŞYA İLE DOLDURMAYA ÇALIŞMANIN, BİZİ MANEVİYATIMIZDAN UZAKLAŞTIRAN YAN ETKİLERİ VAR”

Tolstoy’un, “Mutluluğun ilk şartı, insanla doğa arasındaki bağın kopmamasıdır” sözünü hatırlatan Emine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu söz aslında modern dünyada psikolojik bunalımların neden arttığını da gayet iyi açıklıyor. Tüketim odaklı yaşamak tabiatın kaynaklarını kuruttuğu gibi yaşadığımız manevi erozyonun da sebebidir. İçimizdeki boşluğu eşya ile doldurmaya çalışmanın, bizi kendi maneviyatımızdan uzaklaştıran yan etkileri var.  İnsan, sürekli beslenmesi gereken egodan ibaret bir varlık değil. O nedenle insan olmanın başka alanlarına da yatırım yapmalı, mutluluğu, etkisi çok kısa süren tüketimde aramamalıyız. Bu yönüyle, sıfır atık kültürünün aslında bir kanaat kültürü olduğunu da söylemek isterim. Unutmayalım, sade yaşam, insana kendisini her katmanıyla görmesini sağlayan en güzel aynadır.”

18 Mart vesilesiyle, Çanakkale şehitlerini de rahmetle anan Emine Erdoğan, “Çanakkale Zaferi’nin 104. yılında tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun. Rabbim bizleri de onların bayrak ve vatan şuuruyla donatsın. Ülkemizi parçalamak isteyenlere karşı birlik ve beraberliğimizi güçlendirsin” temennilerinde bulundu.

Konuşmasının ardından Emine Erdoğan’a, Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu belediyenin geri kazanım tesisinde üretilen bir çiçek, programa katılan Güven İslamoğlu da çevreye duyarlı çalışmalarından dolayı ‘çevre dedektifi’ şapkası hediye etti.

Emine Erdoğan, program sonunda öğrenciler ve kampanyaya destek veren, aralarında radyocu Kadir Çöpdemir, modacı Hakan Akkaya, manken Özge Ulusoy ve Ivana Sert’in de bulunduğu davetlilerle hatıra fotoğraf çektirdi.

Kaynak : https://www.tccb.gov.tr/hanimefendi/haberler/

18.03.2019